23 Kasım 2024

 Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın zirve maratonu

G-20 Zirvesi'nin bildirisinde sürdürülebilir kalkınma hedeflerinden BM güvenlik konseyi reformuna, iklim değişikliğinden kadın cinayetlerine kadar ne ararsanız var. Ama İsrail ve Rusya’nın saldırılarını sona erdirmeleri çağrısında bulunan tek bir cümle yok. Acaba tüm bu zirveler ne için yapılıyor?

Cumhurbaşkanı Erdoğan ay başından bu yana iki hafta içerisinde arka arkaya beş zirveye katıldı. Zirve maratonu, 6 Kasım’da Kırgızistan’ın ev sahipliğinde “Türk Dünyasının Güçlendirilmesi: Ekonomik Entegrasyon, Sürdürülebilir Kalkınma, Dijital Gelecek Ve Herkes İçin Güvenlik” temasıyla Bişkek’te yapılan Türk Devletleri Teşkilatı (TDT) 11. zirvesiyle başladı. Zirveye Azerbaycan, Türkiye ve Türkmenistan haricindeki üç Orta Asya Türk cumhuriyeti Kazakistan, Kırgızıstan ve Özbekistan devlet başkanı düzeyinde katıldılar. (Türkmenistan ebedi tarafsızlık politikası nedeniyle Teşkilatın çalışmalarını gözlemci üye olarak takip ediyor.) TDT’nin iki tane daha gözlemci üyesi var. Biri Bişkek Zirvesi’ne ilk kez gözlemci sıfatıyla iştirak eden KKTC, diğeri de akraba kotasından Macaristan.

Türk Devletleri Teşkilatı (TDT) 11. zirvesi

Bişkek’te Macaristan’ın tartışmalı Başbakanı Orban’a Türk dünyasına üstün hizmetlerinden dolayı “Türk Dünyası Ali Nişanı” verilmiş. 60 yaşından sonra Türk olduğunu hatırlayan Orban’ın Türk dünyasına ne gibi üstün hizmetleri oldu bilemiyorum, ama ödül verilecekse, hafta içerisinde birinci ölüm yıldönümünü andığımız, ömrünü Türk dünyasına adamış, bu zirvelerin fikir babası Büyükelçi Bilal Şimşir’in kimsenin aklına gelmemiş olması inanılır gibi değil.

Avrupa Siyasi Topluluğu Zirvesi

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Avrupa Siyasi Topluluğu’nun (AST) beşinci zirvesine katılmak üzere Bişkek’ten doğrudan Budapeşte’ye geçti. AST Rusya’nın Ukrayna’yı işgalinden sonra sözde Avrupa’nın geleceği hakkında siyasi ve stratejik tartışmalar yapılması için Fransa’nın önerisiyle 2022 yılında kuruldu. Ancak aradan geçen üç yıla karşın böyle bir forumun varlığından bile haberi olmayanlar çoğunlukta. Hatta medyada AST’yi Avrupa Birliği ile karıştıranlar bile oldu.

5 Kasım'daki Amerikan başkanlık seçimlerini kazanan Trump’ın etkisi Budapeşte’de görülmeye başlandı. AB ülkeleri Orban’ın demokratik olmayan başına buyruk uygulamaları nedeniyle Macaristan’ın dönem başkanlığı sırasında Budapeşte’de yapılacak üst düzey toplantılara katılmama kararı almıştı. Bu çerçevede mutaden dönem başkanı ülkede yapılması gereken bakanlar düzeyindeki “gymnich” toplantısı, bu kere Brüksel’e alındı. Orban’ın Trump ile yakın dostluğu biliniyor. Herhalde Trump’ın seçimleri kazanmasına Cumhurbaşkanı Erdoğan ile birlikte en çok sevinen Orban olmuştur. ABD başkanlık seçimlerinin sonuçları belli olduktan sonra AB liderleri tam kadro Budapeşte Zirvesi’ne akın ettiler. Orban da ortalıkta kasıla kasıla dolaşıyordu.

AST Zirvesinden tek akılda kalan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bir orta masası etrafında GKRY lideri Christodiles ile kahve içerken görüntülenmesi oldu. Bu birliktelik bir rastlantı sonucu muydu? Yoksa Rum basının iddia ettiği gibi önceden kurgulanmış bir mizansenin parçası mıydı? Anlaşılamadı.

Avrupa Siyasi Topluluğu’nun (AST) beşinci zirvesi

İslam İşbirliği Örgütü ve Arap Ligi ortak zirvesi

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bir sonraki durağı, İslam İşbirliği Örgütü ile Arap Ligi’nin 9 Kasım’da Riyad’da düzenlenen olağanüstü ortak toplantısı oldu. İki örgüt Gazze savaşının başlamasından bu yana ikinci kez devlet/hükümet başkanları düzeyinde bir araya geldiler. Ortak zirvenin temel amacı Filistin ve Lübnan’daki saldırılarını sona erdirmesi için İsrail ve uluslararası toplum üzerinde baskı yapmak. İnsan kendi kendini boşuna aldatmamalı. İsrail’in saldırılarını durdurabilecek tek ülke var, o da ABD. 5 Kasım’daki seçimleri Trump’ın kazanması ve 20 Ocak’ta iş başına gelecek yeni Amerikan hükümetinin kompozisyonu dikkate alındığında Allah Filistinlilerin yardımcısı olsun demekten başka elden bir şey gelmiyor.

Riyad’da bazı çevrelerin ümitle beklediği Erdoğan/Esad görüşmesi gerçekleşmedi. Ama ilk kez iki lider aile fotoğrafında aynı kareye girdiler. Esad ısrarla böyle bir görüşme için Türk askerlerinin Suriye’den çekilmesini ön koşul olarak öne sürüyor. Erdoğan’ın son günlerde Suriye’ye yönelik yeni bir askeri harekatı gündeme taşıması yakın zamanda bir erdoğan/Esad görüşmesini pek mümkün kılacak gibi görünmüyor.

İslam İşbirliği Örgütü ve Arap Ligi Ortak Zirvesi

Bakü’deki İklim Değişikliği Zirvesi

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Zirve maratonu 11 Kasım’da katıldığı Bakü'deki İklim Değişikliği Zirvesi (CORP 29) ile devam etti. İklim değişikliğinin finansmanı teması taşıyan CORP 29’un Azerbaycan'ın ev sahipliğinde Bakü’de yapılması çevrecilerin tepkisine neden oldu. Protestocuların arasında ünlü aktivist Greta Thunberg de yer aldı. Batılı ülkelerin önemli bir bölümü de zirveye katılım düzeylerini düşük tuttular.

Türkiye 2016 yılında imzaladığı Paris iklim Anlaşması’nı onaylamak için uzun süre ayak sürdü. Sivil toplumun ve uluslararası camianın baskılarıyla ancak 2021 yılında onayladı. Aynı yıl bir kabine toplantısından sonra da Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin 2053 yılına kadar net karbon emisyonlarını sıfırlamış olacağını taahhüt etti. Bu kararı takdir etmemek mümkün değil. 2053 yılına daha 30 yıl var. Korkarım bu hedefin tutturulup tutturulmadığını görmek bizim nesillerin pek azına nasip olacak.

İklim Değişikliği Zirvesi

Son durak Rio’daki G-20 Zirvesi

Cumhurbaşkanı Erdoğan zirve maratonunu hafta başında Brezilya’nın Rio kentinde düzenlenen G-20 Zirvesi'ne katılarak tamamladı. G-20 Dünya’nın ekonomisi en büyük 19 ülkesi ile Avrupa Birliği’ni bir araya getiren bir oluşum. Geçen sene gruba Afrika Birliği de dahil edildi. G-20 ülkeleri toplamda dünya ekonomilerinin çıktılarının yüzde 85’ine sahipler.

Bu yılki zirvenin teması Brezilya’nın öncelikleri çerçevesinde açlığın ortadan kaldırılması olarak belirlenmiş. Rio’daki Zirve’ye Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin hakkındaki tutuklama emri nedeniyle ülke dışına seyahat etmekte zorlanan Rusya Devlet Başkanı Putin katılamadı. Topal ördek konumundaki ABD Başkanı Biden’ın ise son toplantısı oldu.

G-20 Zirvesi

22 sayfa ve 85 paragraftan oluşan zirve bildirisinde sürdürülebilir kalkınma hedeflerinden BM güvenlik konseyi reformuna, iklim değişikliğinden kadın cinayetlerine kadar ne ararsanız var. Ama İsrail ve Rusya’nın saldırılarını sona erdirmeleri çağrısında bulunan tek bir cümle yok.

Acaba tüm bu zirveler ne için yapılıyor? Havanda su dövmek haricinde kime, ne faydası oluyor? İnsan sormadan edemiyor…

Hasan Göğüş kimdir?

Hasan Göğüş, 1953 yılında Gaziantep'te doğdu. 1976'da Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölümü'nden mezun oldu.

Diplomatik kariyerine 28 Nisan 1977'de başladı. Yurtdışında sırasıyla Yeni Delhi Büyükelçiliği'nde ikinci kâtip, BM Cenevre Ofisi nezdinde Türkiye Daimi Temsilciliği'nde başkâtip, Londra Büyükelçiliği'nde müsteşar, AGİT'te Daimi Temsilci Yardımcısı olarak çalıştı.

Dışişleri Bakanlığı merkezde; Müşterek Güvenlik İşleri, Savunma Anlaşmaları ve Uygulama dairelerinde ikinci kâtiplik, müsteşar özel kalem müdürlüğü, Bağımsız Devletler Topluluğu Genel Müdürlüğü'nde Orta Asya Daire Başkanlığı, AGİT Silahların Kontrolü ve Silahsızlanma Genel Müdür Yardımcılığı, Çok Taraflı Siyasi İşler Genel Müdürlüğü ve Avrupa Birliği ve Avrupa ülkeleriyle ikili ilişkilerden sorumlu Müsteşar Yardımcılığı görevlerinde bulundu. Merkezdeki son görevi sırasında Türkiye-Hollanda ilişkilerine katkılarından dolayı Hollanda Kraliçesi Beatrix tarafından "Oranje- Nassau" nişanı ile ödüllendirildi.

Büyükelçi olarak Türkiye'yi sırasıyla Yeni Delhi, Atina, Viyana ve Lizbon'da temsil etti. 23 Ekim 2018'de Dışişleri Bakanlığı'ndan emekliye ayrılan Hasan Göğüş, Uluslararası Kalkınma Hukuku Örgütü Danışma Kurulu ve Okan Üniversitesi Mütevelli Heyeti üyeliklerini sürdürüyor, T24'te dış politika konusunda yazılar yazıyor.

Hasan Göğüş'ün ayrıca 42 yıllık meslek anılarını derlediği, Doğan Kitap'tan yayımlanmış "Zor Başkentlerde Diplomasi" ve köşe yazılarını topladığı İdeal Kitap'tan yayımlanmış "Diplomasi Yazıları" isimli iki kitabı bulunmaktadır.

 

Yazarın Diğer Yazıları

Nerede kaldı Avrupa Birliği’nin ortak dış ve güvenlik politikası?

Bugün gelinen noktada AB’nin ortak bir dış politikasından bahsetmek mümkün değil. Kıbrıs ve Yunanistan’la ilişkiler babında Türkiye’yi kınamak haricinde hiçbir konuda ortak politikalar üretilemiyor. İsrail’in Gazze’deki katliamları, Suriye, Ukrayna gibi Avrupa güvenliğini doğrudan ilgilendiren sorunlarda sessiz kalıyorlar. Esasen uzun bir süredir can çekişmekte olan ortak dış ve güvenlik politikasına 1 Temmuz’da AB dönem başkanlığını devralan Orban’ın Macaristan’ı son noktayı koydu

Suriye sarmalında kırk yıllık kani olur mu yani?

Türkiye’nin işi o kadar kolay değil. Suriye’nin Afganistanlaşması, Güneyimizin Peşavirleşmesine yol açabilir. HTŞ’nin içerisinde çok sayıda cihatçı gruplar yer alıyor. Bu grupların HTŞ’ye egemen olması halinde YPG/PYD’nin terör koridorunu önleyelim derken güney sınırlarımızda HTŞ’nin oluşturacağı bir terör koridoru ile karşılaşmamız pekâlâ mümkün

Kadınların fendi Netanyahu’yu yendi

Kamuoyunda “Lahey’i basma yasası” olarak da bilinen “Amerikan Askeri Personelini Koruma Yasası”, (ASPA) ayrıca Amerikan askerlerini kurtarmak için ABD’nin her türlü önlemi alabileceğine ilişkin hükümler içeriyor. Trump yönetimi devraldığında hasbelkader bir Amerikan askeri UCM’lik olursa, maazallah, Trump bu yasaya dayanarak Lahey’i “cehenneme çevirmeye” kalkışabilir

"
"